Dünya yüzeyinin % 80’i sudur. Bu su kaynaklarının, % 97’si deniz ve okyanus suyu, % 2’si donmuş, % 1’i aktif olarak arıtılıp, içilebilir sudur. Su, kokusuz, tatsız olan bir bileşik olup; hayatımız için vazgeçilmezdir. Sıklıkla renksiz olarak tanımlanmasına rağmen kızıl dalga boylarında ışığı hafifçe emmesi sonucunda mavi bir renge sahiptir. Su, dünyamızın büyük bir çoğunluğunu kapladığı gibi vücudumuzun da % 60 –70 kadarını oluşturmaktadır. Vücutta, özellikle besinlerin sindirilmesi ve emilmesi konusunda, organlarımızın işlevlerini doğru sürdürmesinde önemli rolü bulunmaktadır.
Günlük olarak yaklaşık 2 – 2.5 litre su içmemiz oldukça önemlidir. Elbette bu su miktarı yaptığımız iş, çevresel faktörler ve kilomuza göre değişiklik göstermektedir.
Organlarımızın ve vücudumuzun doğru bir mekanizma ve uyum içerisinde çalışabilmesi için su oldukça önemli bir faktördür. Günümüzde yeterli su içme alışkanlığı yaygın olarak, maalesef bulunmamaktadır. Çoğu kişi günlük hayatında, sudan daha çok; çay, kahve, meyve suları gibi içecek çeşitlerini tüketmektedir. Ancak tükettiğimiz hiçbir içecek türü suyun yerini tutmamaktadır. Bu yüzden günlük olarak 8-10 su bardağı kadar su içmeyi unutmamalıyız. Eğer dilersek suyun içerisine çeşitli meyve, sebze ve baharat katabilir, besin değerini zenginleştirebilir ve daha hoş bir aroma elde edebiliriz.
Metabolizma, canlılarda yaşamın sürdürülmesi sırasında gerçekleşen kimyasal olayların tamamına denmektedir. Büyüme, gelişme, hareket gibi tüm faaliyetlerin sürdürülebilmesi için dış çevreden bazı maddeler ve enerji alınması zorunludur. Metabolizma, beden yapımızı ve kilomuzu etkileyen en önemli faktörlerdendir. Ancak her bireyin metabolizması farklıdır. Erkeklerin metabolizması kadınlara göre daha hızlıdır. Ayrıca, yaş arttıkça metabolizma hızımız düşmektedir. Bu faktörlerin yanında mevsimsel farklılıklar görülmektedir. Bu yüzden de dönemsel olarak farklı kilolarda olabiliyoruz. Bazı kişiler ”su içsem bile kilo aldırıyor”diyorlar. Ancak bu durumun ana faktörü metabolizma hızıdır. Yapılan araştırmalara bakacak olursak suyun, metabolizma hızını arttırdığı görülmüştür. İşte tam da bu yüzden diyet sürecinde su tüketimine oldukça fazla önem veriyoruz.
Gün içerisinde bulduğunuz tüm boşlukları su içerek doldurabilirsiniz. Ancak günlük hayat temposuyla su içmek unutulabilir. Bu yüzden kendinize küçük notlarla ya da işaretlerle hatırlatabilirsiniz. Tüm bu hatırlatmaları aktif olarak uyguladığınızda, alışkanlık kazanacak ve kendiliğinden suya ihtiyaç duyacaksınız.
* Çalıştığınız masanın üzerinde mutlaka su bulundurun.
* Çantanızda su taşımak da güzel bir hatırlatıcıdır.
* Evin veya çalıştığınız yerde görebileceğiniz alanların renkli su şişeleri koyun ve hatta üzerine küçük notlarda yazarak su içmeyi hatırlayabilirsiniz.
* Daha teknolojik çözüm olarak ise, su içme hatırlatıcı uygulamaları indirip; kullanabilirsiniz.
Alkali su aslında hepimizin bildiği genel olarak pH seviyesi 0-14 arasındaki bir ölçek ile ölçülmektedir. pH değerinin yaklaşık olarak 7 olması nötr olarak; 7’nin altında olması asidik; 7’nin üstünde olması ise bazik yanı alkalik olarak tanımlanmaktadır. Amerikan Kanser Araştırmaları Enstitüsü’nün araştırmalarına göre alkali su, kan ph seviyesinde fark edilir bir değişiklik göstermemektedir. Ancak idrar ph değeri üzerinde ufak bir farklılık oluşturduğu görülmüştür. Bu yüzden de klinik yararları hakkında net bilimsel bir veri yer almamaktadır.
SU, SIFIR KALORİ 🙂